Veronika Ölmek İstiyor İnceleme-Paulo Coelho

Veronika, Slovenya’da yaşayan, 24 yaşında, dışarıdan bakıldığında sıradan bir hayat süren genç bir kadındır. Hayatında eksik bir şey olmadığını düşünmesine rağmen içinde anlamını kaybetmiş bir boşluk hissiyle yaşamaktadır. Bir gün, her şeyin monotonlaştığını, yaşamanın bir anlamı kalmadığını düşünerek intihar etmeye karar verir. Ancak girişimi başarısız olur ve kendini Villete adlı bir akıl hastanesinde bulur.
Doktorlar, Veronika’ya kalbinin zarar gördüğünü ve yalnızca birkaç gün ömrü kaldığını söylerler. Bu bilgiyle, Veronika ilk kez ölümü değil, hayatı arzulamaya başlar. Bu süreçte diğer hastalarla özellikle de şizofren Eduard ve deli olduğuna inandırılmış ama aslında toplumun kalıplarına sığmayan Mari
ile ilişkiler kurar.
Zamanla, ölüm korkusu Veronika’nın yeniden yaşama sarılmasına, arzularını ve bastırılmış benliğini keşfetmesine neden olur. Kitabın sonunda ise Veronika'nın aslında ölmek üzere olmadığı, doktor Igor’un deneysel bir psikolojik tedavi uyguladığı, yani "ölümün yakın olduğunu bilmenin" insanın içindeki yaşama arzusunu nasıl tetiklediğini araştırdığı ortaya çıkar.

Veronika’nın hikâyesi, yaşam ile ölüm arasındaki bağları sorgulayan bir metafordur. Coelho, aslında yaşamdan değil, yaşamın içinin boşalmasından kaynaklanan bir intihar teşebbüsünü merkez alır. Bu bağlamda, kitap bize “yaşamak” fiilinin gerçekten ne anlama geldiğini sordurur.
Akıl hastanesindeki karakterlerin çoğu, aslında toplumun baskılarına, normlara uymaya zorlandığı için oraya sığınmış ya da zorla gönderilmiştir. Coelho burada "toplum mu deli, yoksa bireyler mi?" sorusunu gündeme getirir. Delilik, çoğu zaman özgür düşünceye açılan bir kapı olarak yansıtılır.
Veronika'nın yaşadığı uyanış, varoluşçu felsefenin izlerini taşır. Heidegger'in "ölüm bilinciyle varlık" düşüncesine benzer şekilde, ölümle yüzleşmek, Veronika'nın gerçekten yaşamaya başlamasını sağlar.
Veronika, bastırılmış cinselliğini, müzikle olan bağını ve bireysel tutkularını ancak ölümün kıyısında keşfetmeye başlar. Bu, özellikle toplumun kadınlara biçtiği rollerin bireysel gelişimi nasıl örselediğini gösteren güçlü bir katmandır.
Kitap boyunca intihar bir son değil, bir başlangıcın kapısı olarak işlenir. Villete hastanesi, Veronika için bir son değil, içsel dönüşümünün mekânıdır. 

Villete Hastanesi: Toplumun dışladığı ya da anlayamadığı bireylerin sürgün yeri, ama aynı zamanda özgürleşmenin başladığı bir ortamdır.
Piyanonun Kullanımı: Bastırılmış duyguların dışavurumu; Veronika'nın içindeki yaşam enerjisi piyanoyla dışa vurulur.
Doktor Igor: Tanrı’yı ya da kaderi temsil eder gibi; bireylerin yaşamlarına müdahale eden ama onları içsel olarak yeniden doğurmaya çalışan bir figürdür.

Coelho bu kitapta, intihar düşüncesinden yola çıkarak aslında yaşamın ne kadar değerli olduğunu, "ölümle burun buruna gelmeden" insanın yaşamın kıymetini bilemeyeceğini gösteriyor. Ayrıca toplumun bireyleri nasıl şekillendirdiğini ve bunun birey ruhunda nasıl bir baskı yarattığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.









































Comments

Popular posts from this blog

Yerlatından Notlar İnceleme-Fyodor Dostoyevski

Daire 16 İnceleme-Adam Nevill

Tembellik Hakkı İnceleme-Paul Lafargue