Sarrasine İnceleme-Honore De Balzac

Hikâye, Paris'te bir baloda başlar. Anlatıcı, sevgilisiyle birlikte bir soylunun evine gitmiştir. Kalabalık arasında, grotesk, yaşlı, neredeyse mumyaya benzeyen bir figür dikkat çeker. Bu gizemli adam, tüm davetliler tarafından tuhaf karşılanır. Anlatıcının merakı artar ve kadını etkilemek için bu adamın kim olduğunu anlatmaya başlar.
Ve geçmişe dönüşle esas hikâye başlar:
Sarrasine, yetenekli ama tutkulu bir Fransız heykeltıraştır. Roma’ya sanat öğrenimi için gönderilir. Burada opera sanatçısı Zambinella’ya âşık olur. Zambinella, olağanüstü güzelliğiyle tanınan bir "kadındır." Sarrasine onun güzelliğini ölümsüzleştirmek ister ve heykelini yapmaya başlar. Ancak trajedi ortaya çıkar: Zambinella aslında bir erkektir; papalık yasaları nedeniyle kadın rollerinde oynaması için hadım edilmiştir (kastrato). Bu gerçeği öğrenen Sarrasine, dehşete kapılır ve öfkeyle Zambinella’ya saldırır. Ancak Vatikan’ın adamları tarafından öldürülür.
Günümüzdeki yaşlı, grotesk figür ise işte bu Zambinella’nın ta kendisidir.

Balzac, toplumsal cinsiyet rolleri ve biyolojik cinsiyet arasındaki farkı sorgular. Zambinella’nın cinsiyetinin belirsizliği, Sarrasine’in heteroseksüel arzusu ile gerçeklik arasındaki çatışmayı derinleştirir. Bu durum, 19. yüzyıl normları düşünüldüğünde radikal bir sorgulamadır.

Sarrasine’in tutkusu, sanatın idealleştirilmiş bir gerçekliği temsil etmesiyle çatışır. Heykel, güzelliğin zamanla yok olmayacağına dair bir yanılsamadır. Oysa Zambinella’nın gerçekliği bu güzelliğin sadece bir sahne olduğunu gösterir.

Zambinella figürü, yüzeydeki güzellik ile içsel gerçekliğin (cinsiyet, yaş, beden) çelişkisini vurgular. Anlatıcı bile bu figürün “kadın” mı “erkek” mi olduğunu ilk başta anlayamaz; bu da okuru sürekli olarak algılarına şüpheyle yaklaşmaya zorlar.

Roman, bir çerçeve anlatı biçimindedir: günümüzde geçen bölüm ile geçmişe dönüş arasında gidip gelir. Bu yapı, hikâyeyi bir dedektiflik kurgusu gibi inşa eder.

Anlatıcının olayları sevgilisine etkilemek amacıyla anlattığını fark ederiz. Bu durum, anlatılan her bilginin sübjektif olabileceğini gösterir. Bu da Balzac’ın hikâye anlatıcısına bile mutlak güven duyulmaması gerektiğini ima eder.

Sarrasine: Sanatı aşkın üstüne koyan, ideal güzelliği arayan bir sanatçıdır. Ancak bu arayış, onun gerçekliği inkâr etmesine ve nihayetinde yıkıma uğramasına neden olur. Onun aşkı aslında güzelliğe, bir ideale yöneliktir; insana değil.
Zambinella: Hem kurban hem de bir sahtekâr figürüdür. Toplumun cinsiyet normlarına karşı gelen ama aynı zamanda bu normları kullanarak yaşayan bir figürdür. Kastrat olması, onun bedenini de kimliğini de bir oyun alanına çevirir.

Zambinella, arzulanan "diğer"dir ama bu arzu, gerçekte mümkün değildir; arzu her zaman eksiktir. Sarrasine’in arzusu da Zambinella’yı kadın olarak inşa eder ama bu fantezi, gerçekle yıkılır.

Cinsiyetin biyolojik değil, performatif olduğunu savunan Judith Butler’ın görüşleriyle okunursa, Zambinella’nın kadın gibi görünmesi ama erkek olması, toplumsal cinsiyet rollerinin yapaylığını gösterir.








































Comments

Popular posts from this blog

Yerlatından Notlar İnceleme-Fyodor Dostoyevski

Daire 16 İnceleme-Adam Nevill

Tembellik Hakkı İnceleme-Paul Lafargue